Sabah erkenden kalktık. Otelin kahvaltısına bakalım dedik. Balık, pilav, çorba karman çorman bir büfe olduğunu görünce, “Sabah sabah bunlar nasıl yiyor bunları.” diyerek kendimizi dışarı attık. Otelimizin yakınında bizim Perşembe Pazarına benzeyen bir yer var. Küçük bir takım dükkanlarda hırdavat gibi şeyler satıyorlar.O sokaktan geçip Uljiro metro durağına gittik. Kendimize metro kartı almak için makineye bakıyorduk ki, Koreli bir kız İngilizce “Size yardım edebilir miyim?” diye sordu. Sonra bize kendisinin İngilizce öğrenirken çok zorluk çektiğini, o yüzden yardıma ihtiyacı olanlara yardım edeceğine dair kendi kendisine söz verdiğini söyledi. Biz kendisine ne kadar kalacağımızı, söyledik, o da bize uygun kartı ve ne kadar yüklememiz gerektiğini söyledi. . Bu arada Korece okuduğum cümleleri çok doğru telaffuz ettiğimi, bunları nereden öğrendiğimi sordu. Korece okuyabilmeme de çok şaşırdı. Ben Korece öğrenmeye çalıştığımı KDramalara meraklı olduğumu söyledim. Epeyce şaşırdı. Koreliler Amerikan hayranı. Zamanında yapılan yardımdan sonra bir de misyonerler basmış burayı. Korede her çalının arkasında bir misyoner vardır diyorlar. Hepsi sokaklarda gezinen İngilizce konuşan turistlerin peşindeler. Türk olduğumuzu söyleyince de “Haa Toki , Toki ” deyip gülümsüyorlar. Ama Kore’de eğitim gören Türklerin anlattığına göre, Türkiye’yi onları kurtarmaya gelen bir ülke olarak tanıyıp, minnettarlık duymalarına rağmen, hakkında pek de fazla bir şey bilmiyorlarmış. Son zamanlarda Abnormal Summit programında Enes Kaya’yı tanımaları, ( orada oyunculuk ve mankenlik yapıyor) hatta muhafazakarlığından ötürü onu eski Joseon adamlarına benzetmeleri,sonra Enes’in Koreli karısını aldatması, bizim hakkımızda özellikle netizenlerin oldukça kötü yorumlar yapmasına neden oldu.Ankara ve Erciyes Üniversitelerinde bununan Kore Dili ve Edebiyatı Bölümleri mezunları yanı sıra, Kore Dizileri ve KPOP dinleyenlerin ilgisi, Kore’ye her yıl daha çok öğrenci gitmesine neden oluyor.
Buradaki Kartlar Akbil mantığıyla doluyor. Her durağın içinde makinalar var. Kartlar, metrodan başka yerlerde, lokantalarda, cafelerde, alışveriş merkezlerinde de kullanılabiliyor. Burada dokuz tane hat var. Hepsi farklı renklerde. Gideceğimiz yeri bulmak zor değil, ne de olsa pek çok yerin metro sistemine alışkınız. Yalnız her yerde asansör ya da yürüyen merdiven olmadığını fark ettik sonraları. Bildiğin merdiven inip çıkmak zorunda da kalabiliyorsun bazı duraklarda. Bu metro ağı 1974 yılında açılmış.
Kartımızı aldıktan sonra önce Gwanghwamun Square’a gittik. Burada Joseon Hanedanlığının dördüncü kralı Büyük Sejong’un heykeli var. Kendileri Hanguk Kore alfabesini 1444’te hazırlattıran kral. Bunun öncesinde Çin karakterleriyle okumak halka zor geliyormuş. 1397- 1450 yıllarında yaşamış bu kral . Dün bahsettiğim kapıları yaptıran kralın üçüncü oğlu. Kişisel yazıları da var. Pek çok alanda yenilikler yapma çabasındaymış. Takvim ve su saatleri gibi. Geleneksel Kore ilaçlarıyla ilgili incelemeler de onun devrinde yazılmış. Edebiyatı da desteklemiş. Dört asil karısı , altı kadar da başka kadınlarından 24 kadar çocuğu olmuş. Sarayda yiyecek fazlalığı olduğunda halka dağıttırırmış. En küçük prens olmasına rağmen kral olmuş. Büyük prens gezgin olup dağlarda yaşamış, ortanca da keşiş olmuş, devlet bizimkine kalmış. Kral, Konfüçyüs felsefesini benimseyip, desteklemiş. Bu meydanda Kore Alfabesi Hangul çeşme suyundan oluşan bir ekrana yansıtılıyor. Meydanda ayrıca Amiral Yi Sun Shin heykeli de var.Meydanda gölet ve fıskiyeli çeşmeler yer alıyor.Bir de anıt su yolu var. Gösteri sanatları Sejong Merkezi de burada. Cheonggyecheon Çayını da görebiliyoruz.
Yolda aniden meydana gelebilecek saldırılara karşı tedbir olarak konulmuş malzemeleri içeren dolaplar vardı. Bir savaş hali içinde yaşadıkları her yerden belli. Sığınaklar da yollarda belirtilmiş. Zaten 2 yıllık zorunlu askerlik her erkeğin yapması gereken şey. Bunlarda bedelli, kısa dönem flan da yok. yalnızca babanız Vietnamda filan savaştıysa 6 ay yapabiliyorsunuz. Sma askerlik yapmaya durumu elverişli olmayanlar – astım filansa mesela, sosyal hizmet yapabiliyor. Polis teşkilatına da girilebiliyor, asker olunca. İdollere filan tabii ki daha çok tanıtım vs görevleri veriyorlar. En zor askerlik denizcilikmiş orada. Adam gibi zor şartlarda askerlik yapan ünlüler de var.
Biz Gwanghwamun Meydanındayken Joseon giysileri giymiş bir grup asker ( gösterici ) yanmızdan geçti. Sanırım Gyeongbokgung sarayına gidiyorlardı.
Ayrıca bir grup da çocuk gördük. Sanırım yuva çocuklarını öğretmenleri gezmeye götürüyordu. Acayip sevimliydiler.
Meydanda çaya yakın bir yerde standlarda yiyecekler satılıyordu.Şöyle bir göz gezdirip damak tadımıza uygun bir şeyler bulduk. Lokma gibi tatlı bir şey ve patates kızartması gibi.
Aslında sokaklarda yiyecek çok satılıyor. Ama neyin nesi olduğu belli değil. Tuhaf deniz ürünleri, hatta köpek bile çıkabilir. Zaten tuhaf yeme alışkanlıkları var. Kıvıl kıvıl solucanlardan canlı ahtapota kadar her bku yiyorlar. Bir de acımasızlar ki inanılmaz. O canlı deniz hayvanlarını filan pat pat ızgaranın üzerine atıveriyorlar mesela. Peki ahtapotu niye canlı yiyorsun kardeşim. Öyle kolları ağzının kenarlarında kıpırdayıp duruyor. Bir de kızarmış tavuk ayağı meselesi var ki, kızlar çıtır çıtır yiyorlar. Başka tarafımı kalmadı bu hayvanın da ayağını yiyorsun, inanılır gibi değil . İşte şurada.
Bugün gördüğümüz en ilginç binalardan biri Seoul City Hall, yani belediye Binası.Taepyeongno Jung-gu’da. Mimarisi çok ilginçti. Yeni belediye binasının önünde eski belediye binası Metropolitan Kütüphanesi olmuş durumda. Seoul Plaza’da orada.Yeni binayı üç partnerli IRC’ın Yoo Kerl’i yapmış. 2008 yılında. Bina 2012 yılında halka açılmış. Eski binada da 200.000 kitap bulunmaktaymış. Yeni ve eskiyi bir araya getiren, canlı bitki terasları ile inşa edilmiş farklı bir sistem. Çektiğim fotoğrafları koyayım hemen :
Bugün içine girmesek de Gyeongbokgung Sarayının önüne kadar gittik ve orada yapılan gösterileri izledik. Yine video yükleme işini tamamlayana kadar video paylaşamayacağım, ama doğru düzgün hızlı bir nete sezon sonu kavuşunca, o işi de halledeceğimi umuyorum. Bu saray Parlayan Mutluluk Sarayı olarak 1392 yılında Taejo Joseon’un ilk kralı tarafından yaptırılmış. 1910’a kadar kraliyet mekanı olarak kalmış. Konfüçyan stili bir bina. Milli giysileriyle ve Joseon giysileriyle gösteri yapan Koreliler pek hoştu. Pek çok kişi izledi ve kaydetti.
Akşam ise Hongdae bölgesine gittik. Burası Hongik Üniversitesinin bulunduğu ve öğrencilerin sıklıkla yaşadığı canlı bir bölge. Sanat, kulüpler ve Indie Müzik yapan yerler cıvıl cıvıl. Gece hayatı isteyenler için birebir. Biz de sokaklarda epey gezindik ve akşam yemeğini de burada yedik.
Permalink //
Valizler geldimi?☺☺??
Permalink //
Evet saat ikide, o günü de aynı giysilerle gecirdik gibi.