Snoopy ve Charlie Brown’u keşfetmem, üniversite yıllarıma dayanır. O zamanlar Schulz’un Peanuts karakterlerini ancak İngilizce kitaplar satan bir kaç kitapçıda, ayaküstü okurdum. Çok pahalıydı çünkü. Arkadaşım Esen’in, “Artık saralım mı, burada mı yiyeceksiniz ? ” der gibi, “Alacak mısınız, yoksa burada mı okuyacaksınız ? ” diyecekler birazdan dediği yıllar. Zamanla tüm karakterleri ve öyküleri tanıdım, internet çıktı, TV’de çizgi filmleri oynadı, 60. yıl kutlaması için çıkan devasa külliyatı aldım, başucuma koydum. Yazarının adından nefret ettiği, ( Başlangıçta Lil Folks koymak istemiş adını, ama diğer iki çizgi bant ismine çok benzediği için şirket Peanuts ismini seçmiş) isim hakkında “Tamamıyla saçma, hiç bir anlamı yok, kafa karıştırıcı, saygın değil, benim mizahım saygındır, bir ağırbaşlılığı, vakarı vardır.” dediği bu çizgi dizi, hala güncel, hala hayat hakkında çok ipuçları veriyor bana.
Schulz ” Eğer bir çizer olmak istiyorsanız, her gün çizin.” demiş. Bu yaşamı boyunca her gün yaptığı bir şeymiş kendisinin de, 2000 yılında, 78 yaşında ölene dek. Ama çizdikleri çok uzun süre yaşamasını sağlayacak bence. Her bir bant okunmayı sürdürülene kadar. 2002 yılında Santa Rosa California’da açılan Charles M. Schulz Müzesi ve Araştırma Merkezi 7500’ün üzerinde orijinal çizgi bantı bünyesinde barındırıyor. Duvarlarda da Schulz’un sözleri var. Bunlardan birinde çizerlikte ilk geliştirilmesi gereken şeyin sabır olduğunu söylemiş. “Bir sanatçı ve yazar olmanız gerektiği gibi bir zanaatkar da olmanız gerekir.” demiş. “Bir çizer her gün her gün aynı şeyi kendisini tekrar etmeden çizen kişidir.” diyor müzede asılı bir fotoğrafının üstündeki yazıda da. Peanuts ilk kez 2 Ekim 1950 yılında yayınlanmış. Snoopy 4 Ekim’de ilk defa görünmüş.
Snoopy’nin iki ayağının üstünde mutluluk dansı yapması ise 1956-57 yıllarına rastlıyor. İki ayağının üstünde yürümek Snoopy’i daha özgür kılmış ve fantezi dünyasıyla daha içiçe olmasına yaramış.
Schulz Peanuts’ı çizerken beş çocuğundan çok esinlenmiş. Bazı karakterlerin isimlerini de arkadaşlarının isimlerinden seçmiş. İlk oğlu Monte ve onun Birinci Dünya Savaşı model uçakları sayesinde önemli karakterlerden birini yaratmış. İkinci oğlu Craig ki kirli bisikletler kullanmayı severmiş, motocross konusu buradan çıkmış. Lucy ve Schroeder ilişkisi ise ilk karısıyla Schulz arasındaki ilişkiyi anlatır. Lucy Schroeder’a aşıktır, ama çocuk ona hiç yüz vermez. Tek ilgilendiği piyanosu ve Beethoven’dır. Schultz “En sevdiğim bestekar Brahms’tır ama Beethoven ismi daha komik olduğu için Schroeder’e o bestekarı uygun gördüm.” der. Lucy huysuz ve mızmız bir karakterdir. Charlie Brown’a ve erkek kardeşine karşı acımasızdır da. Bir ara bazı arkadaşlarım da bana Lucy diyorlardı 🙂
Benim en sevdiğim karakterlerden biri Lucy’nin erkek kardeşi Linus’tur. Seriye 1954 yılında katılır. Bir battaniyesi vardır, onu herşeyden koruduğuna inanır, elinden düşürmez. Parmağını emerek onu taşır. Kız kardeşi Lucy onu bu alışkanlıktan vazgeçirmek için tüm aksiliğini kullanır. Başlarda Linus battaniyesini sever, onu her yere taşır ve yıkandığında bile acılar çeker. Ama sonraları ondan utanır ve kurtulmak ister. Schulz ilk üç çocuğunun evde battaniyelerini sürükleyerek dolaştığını söyler.
Charlie Brown ise ezik, ama sevimli bir karakterdir. O ezik yanı dolayısıyla onu çok sevemedim sanırım. Ama hep acıdım. Naifliği, dürüstlüğü, insani, zayıf yanlarını açık etmesi dolayısıyla en sevilen karakterlerden biridir zannımca.
Lucy’i bir psikiyatrist masasının arkasında ilk gördüğümüz tarih 1959 yılına rastlar. Daha yaşlı okuyucu grubuna hitap eden espriler, bu eklemeden sonra yoğunlaşır. Lucy’nin öğütleri genellikle bir işe yaramaz. Charlie Brown kendisini daha kötü hisseder.
Karakter gelişimi ve öykü gelişimi birarada gider Peanuts’da. Her bir karakterin nelerden hoşlanıp, neden nefret ettiğini, zayıf ve güçlü yanlarını, hangi olay karşısında ne tepki verebileceğini bir süre sonra bilirsiniz. Ama yine de merakla beklersiniz. Snoopy’nin kardeşlerini aradığı, sevgilisine mektup yazdığı, Christmas, Thanksgiving gibi önemli günlerin yeraldığı bantları. Charlie Brown’un başarısızlıklarla dolu beyzbol maçları, uçurtmayla olan serüveni, Snoopy’nin düşen bir yaprakla konuşması, Lucy’nin kardeşi ve Schroeder’le olan sohbetleri, Büyük kabak hikayesi ve daha pek çok konu sizi alır götürür.
Başlarda Peanuts karakterlerinin daha naif, daha belirsiz çizildiğini görüyoruz. Ama gün geçtikçe çizgiler belirlenmiş, yerine oturmuştur. Çocuklar başlarda emekliyorken, sonra büyürler. Snoopy bile köpek yavrusu imajından Beagle olmaya doğru bir gelişim gösterir.
Peppermint Patty’de sevdiğim bir karakterdir. Patty Charlie ile ilgilidir ama Charlie Kızıl saçlı sevgilisini hiç unutmaz. Patty’nin okul ve öğretmenlerle olan ilişkisi de komiktir.
Kızıl saçlı kıza gelince; Schulz onu hiç çizmemiştir. bunu Charlie Brown’un ona olan özlemini göstermek için yapar. 1997’de okurların hayallerindeki karakteri bozmamak için onu hiç çizmediğini itiraf eder. Karakter Schulz’un evlenme teklif edip red cevabı aldığı Donna Johnson isimli kızıl saçlı bir kadından esinlenilerek yaratılmıştır.
Ve Marcie. 1970’de takıma katılır. Entellektüel, kitap kurdu, başarılı karakter. Her inek gibi sporda iyi değildir. Bazen naif ve şapşaldır. Patty’i Sir diye çağırır.
Son olarak bir ilişki tablosu koyalım :
vee