Nilgün Doğramacı

by

Kore Dizisi izleyenler bilir, hemen hemen her dizide esas oğlan ya da kız en az bir kez görücü usulü randevuya çıkar. Bu buluşma, bir aile büyüğünün -ki bu bazen büyükanne, büyükbaba,  bazen de anne olur-  ısrarıyla gerçekleşir. Gençler bu randevulara pek gitmek istemezler;  ya yalnız takılmaktan hoşlanan uçarı kişilikleri yüzündendir, ya da ailelerinin onaylamadığı bir

by

Nedendir bilmem sevdiğim yazarların pek çoğu  intihar etmiştir.  Bunu farkedeli epey bir zaman oldu. Yeni okuyup sevdiğim bir yazar oldu mu, hemen hayat hikayesine bakarım, bir biçimde hayatına son vermiş olduğunu görmek benim için şaşırtıcı olmaz. Bir ara “Acaba ben de intihar eğilimli miyim?”  diye düşünmedim değil. Ama sonuçta şu sonuca vardım. Sanırım içinden, taa içinden

by

Çağdaşım pek çok kişi gibi, benim de  İngilizce öğrenme serüvenim Mr and Mrs Brown ile başladı. Allahtan farklı bir rota izledi de, daha sonraları İngilizce Öğretmenliği gibi bir işi bile üstlendim. Ama “Mr and Mrs Brown went to the seaside” cümlesi hiç çıkmamacasına zihnime kazındı. İngilizce öğrenme ve öğretme serüvenimde pek çok deneyim edindim. “Okullarda

by

Anais Nin, “Hepimiz seyahat ederiz, ama bazılarımızın yolculuğu başka yerleri, başka hayatları ve başka ruhları tanımak için sonsuza dek sürer.”demiş ve Pablo Neruda da “Yavaş yavaş ölürler seyahat etmeyenler” der bir şiirinde. “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler /Vicdanlarında hoşgörmeyi barındıramayanlar./ Yavaş yavaş ölürler / Alışkanlıklarına esir olanlar, her gün aynı yolları yürüyenler / Ufuklarını

by

“Ejderhalar, hobbitler ve küçük yeşil adamlar- bütün bunların yararı ne?” En sevdiğim Bilimkurgu yazarlarından Ursula Le Guin kendi sorusuna şu yanıtı verir” “Bunun yararı sana zevk ve haz vermesidir.” Hiç vaktim yok! diye terslenene de ikinci yanıtı yapıştırır :” Hayal gücüyle yaratılmış kurmacanın yararı, dünyayı, çevrendeki kişileri, kendi duygularını ve kaderini daha derinlemesine anlamanı sağlamaktır.”

by

Hayatım boyunca her ne kadar pek çok konuya eğilimim olsa da, bazıları  sanırım sonuna kadar sürdürdüğüm uğraşılar olarak kalacak. Bunlarda biri de okumak. Benim için okuma serüveni epeyce erken, beş yaşında başladı. Arkadaşlarım ilkokula başlayıp, ben  evde yapayalnız kalınca, evdekileri okula gitmem gerektiğine ikna etmişim herhalde. Annem okul müdüresiyle konuşmuş , bana bir önlük dikmiş,

by

    Onları tanımanız için öğretmenlik yapmanıza gerek yok, biraz gözlemci olmanız yeter. Ders çalışırken  ya kalemleri yere düşmüştür, ya tuvalete gitmeleri gerekiyordur. Kitaplarını defterlerini evde unuturlar, ya da okulda ev ödevlerini. Çoğu hakkında “Zeki çocuk, ama ders çalışmıyor.” yakınmasını duyarsınız. Bazıları  içinden çıkamadığınız bilgisayar problemlerini anında çözerler. Kimini ders aralarında ya da boş derslerde etrafına