Bugün hedefimiz biraz daha tarihi mekan görmek. O yüzden saraylara ve Jongmyo tapınağına gitmek istiyoruz. İlk durağımız birbirine yakın iki saray. Changdeokgung ve Changgyeonggung sarayları. Bunlar yalnızca bir duvarla ayrılıyorlar. İsimleri de birbirine benziyor. Birisi daha eski tarihli 1412’de yapılmış. ( Changdeokgung) diğeri ise 1483 yılında tamamlanmış.
Saraylar çok sade, bir bizim saraylarımızı , bir de onların saraylarını düşündüm, şaşırdım kaldım. Changdeokgung sarayının arka bahçesinde pek çok bitki bulunuyor. Ayrıca Secret Garden turları var ki, içinde lotus pond’u bulunan bir bahçe, bizim gittiğimiz saat tura kalsaydık, diğer yerlere yetişemeyecektik, o yüzden katılmadık. Ama aklım da kaldı. Bir dahaki sefere inşallah.
Ulusal müzeyi gezerken de dikkat etmiştim. Öğretmenleriyle birlikte tarihi yerleri, müzeleri gezmeye gelen öğrenciler var, ve her şeyi dikkatle dinliyorlar. Çıt yok, terbiyesizlik yok, taşkınlık yok. Öğretmenken çocukları müzeye götürdüğüm zamanları hatırlıyorum, çekirdek yiyip kabuklarını atmasındalr diye, bağırmasınlar diye, ortalıktan kaybolmasınlar diye anamız ağlardı. Turistlere ” Aa Japon, yok Çinli bilmemne diye saldırmaları da cabası. Resmen rezil olurduk gittiğimiz yerlerde. Bunlar nasıl düzenli, nasıl kibar, biz niye böyleyiz, bunlar biye böyle, oturup ağlayası geliyor insanın. Sarayın dibinde sıralanmış şu çocuklara bakar mısınız? İçim gitti valla!
Saraylardan sonra Jongmyo Tapınağına gittik. Burası da dünya mirası listesinde. 1995 yılında listeye eklenmiş. Bir Konfüçyüs Tapınağı. 1394 yılında yapılmış. 1897’ye kadar kullanılmış Ayakta kalan, en eski Konfüçyüs tapınağı. Saraylara güneyden bağlı.Kral Taejo tarafından inşa edilmiş. Japon istilası sırasında yıkılmış, sonra tekrar inşa edilmiş 1608 yılında. Çok uzun bir ahşap bina.Binada anıt tabletler var. Orijinal tabletler halktan biri tarafından istila sırasında saklanmış, istiladan sonra yerine yerleştirilmiş. 19 odada 19 kral tableti 30 tane de kraliçelerinin tabletleri bulunuyor. Odalar çok basit, düz.
Dönüşte go oynayan yaşlıların bulunduğu bir parktan geçtik, acayip hoştu.