Gezmek yeni yerler görmek, yeni kültürler tanımak için ideal. Değişmek, dönüşmek, farklı yaşamlar gözlemek için de. Ama bazı ülkeler ki bunlar genellikle birden fazla gittiğim yerler, bundan farklı sanırım benim için. Şimdi işin parapsikolojik yönüne girmek istemiyorum ama, her gidişin ve her kalışın görünenden öte anlamları var.
Bugün karışık olarak son Kore Gezisinden aklımda kalanları yazacağım, bir daha ki sefere kadar diye düşünerek. O gelecek sefer sanırım en az iki yıl sonra Korecem iyice gelişince olacak. Araya Norveç’i mi, Faroe Adalarını mı alırım bilinmez, ama iyice özleyeceğim bir gerçek. Kolumda Türkiye ve Güney Kore’ye ayarlanmış dual bir saat var. O kadarını söyleyeyim.
Namdaemun Market bizim Mahmutpaşa’nın benzeri. Aman ne ıvır zıvır, ne karışıklık. Bir tarafta kadınlar şemsiye şapka seçiyor, öteki tarafta mantı, meyve satılıyor. Bu aralar Kore Kavunu bolluğu görüyorum yollarda. Minik bir kavun bu. Aldık bizim kavunlardan daha tatlı değil, ama ben çekirdeklerini hemen bahçeme diktim. Bakalım çıkacak mı. Çiçek de açtılar ama henüz kavun çıkmadı. Pek çok hastalığa da iyi gelen kavunu her yerde satıyorlar, şöyle bir şey :
Pazardan kendime kumaş terlik aldım. Ben aslında yalınayak dolaşmaktan çok hoşlanırım. Bütün çocukluğum annemin ” Deve gibi dolaşma” uyarılarıyla geçmiştir. Bu kumaş terliklerle hem yalınayak gibisiniz , hem de çıplak ayak gezmiyorsunuz, renk renk beş tane filan aldım. Kışın evdeki makinada bir deneyeceğim bakalım, dikebilecek miyim bunlardan. O kadar ıvır zıvırın içinde bir bunu yapmam eksikti. Pazarın kalabalığı da şöyle bir şey :
Oradan bir yerden Busan tatlısı aldık. Pişmaniyeye benzeyen bir şeydi. Sıkıştırılmış badem, fıstık filanla yapılıyor.
Bir başka gün bir lokantada deniz ürünleri yedik. Ama ortaya gelen sıcak baharatlı suyun içinde biz pişirdik ürünleri ve sebzeleri. Allahtan pişirdik, adamlarda çiğ çiğ yeme adeti var malum.
Bu da videosu :
Bu arada ilk iki gün içinde gittiğimiz yerlerden bazılarının videolarını da bulup, önceki yazdıklarıma ekledim. Şimdi yiyecek demişken, Kore’de hastaya, kayınvalideye şu bu giderken meyve götürme adeti var. O yüzden farklı meyvelerle hazırlanmış ve içindeki meyvenin değerine göre fiyatlandırılmış meyve paketleri, yokse buketi mi demeli, çiçek kadar güzel çünkü, her yerde satılıyor. Hyundai Store’da çektiğim bir tanesini paylaşayım.
Bunu da Hüsam çekmiş. Tropik farklı meyveler de vardı.
Yemeklerle ilgili son bir not yazıp bu kısmı kapamak istiyorum. hemen hemen her yemeğin yanında kimchi ( Onların lahana turşusu ) ve turp turşusu geliyor. Kimchi değil, ama turp turşusu beni benden aldı. Hatta yakındaki marketten alıp evde de yedim. She was Pretty dizisinin ( Ki Türkiye’de de izinli çevrildi bu dizi” İlk Aşkım” ismiyle, ben tabii izlemedim, gerçek karakterlere saygısızlık olmasın diye ) ikinci erkeği Siwon’un ( ki Super Junior grubundan olup, şu anda askerdir kendileri ve babası da Hyundai Store’un sahibi ) “Her turp turşusu yediğinde, beni hatırla.” dediğinde ne demek istediğini anladım. İşte turp turşusu :
Ve turp turşusu gimbap’ın yanında : ( Gimbap da oranın sushisi gibi 🙂
Bir gün Coex’e , akşamına da Han Nehri kıyısına gittik. Akşamları Han Nehri kıyısı çok kalabalık oluyor. Havai fişek gösterileri oluyor belli saatlerde.
Bunlar da Coex Mall fotoları :
Coex’in içinde büyük bir akvaryum var , ama biz girmedik.
Bu gidişimizde bir de parka gittik. Gangnam’da Dosan Parkı. gelinler fotoğraf çektiriyorlardı. Ünlü aktivist, vatansever, eğitimci Dosan An Changho anısına düzenlenen parkta eğitimci ve eşinin mezarları da var. Güney Kore Milli marşını yazan ik kişiden de biriymiş kendisi. Eğitim reformları yapmış.
Insadog yakınlarında ve saray önlerinde Joseon dönemi dansları yapılıyor, geçen gidişimizde ve bu kez gittiğimizde kaydettiğim görüntüler :
Bunlar da farklı günlerde çektiğim farklı görüntüler :
İlk geceden iki video :
Permalink //
Coex’in içindeki akvaryum’u ve resimler çektiğiniz Han nehri kıyılarını yanılmıyorsam the legend of blue sea dizisinde gördük..Ne güzel siz orijinalini görüp yaşamışsınız
Permalink //
Evet diziyi izlerken ben de gezdiğim yerleri anımsadım zaten 🙂