by

Çocuklar ve Londra ve çiçek ve börtü ve böcek

Nisan sonu Mayıs başı bir haftalığına Londra’ya gittik. Esas amaç çocukları görmekti. Daha önce gittiğimiz gibi turistik gezi kapsamında değildi. Ama benim gibi Kova burcu Deryacığım sağolsun, bize çok güzel bir program hazırlamış. Daha önceki gezilerimizde görmediğimiz ve ilgi alanımıza giren pek çok güzel yeri gördük. Çocuklarımıza doyamadık tabii, ama güzel mi güzel bir hafta geçirdik. Şimdi ben dünyanın fotoğrafını bir yazıya yükleyip, anlatmak istemiyorum. Onun için yine parça parça ve kısa kısa anlatmaya çalışacağım, tabii çene düşüklüğünden muzdarip olduğum için ne kadar becerebilirim bilmem.

Bir gün Londra’nın güneyinde Dulwich’e gittik. Bitki satan bir mağazayı ( Dulwich Plant and Pot Centre ) Dulwich Picture Gallery ve parkı gezdik. Her yer yemyeşil, daha önce görmediğim bir kaç su kuşu gördüm. Hava serindi ama zaten serin, soğuk yağmurlu havaları sevdiğimden benim için bir problem olmadı.

Yukarıda Hüsam’ı hayatında en sevdiği şeylerden biri olan paletlerle görüyoruz, gözleri parlamış resmen.


Bitki örtüsü müthiş, her yerin betonla değil de yeşillikle kaplanmış olması nasıl ferahlık verici bir his anlatamam. şehrin bazı bölgelerinde modern yapılar da yükseliyor, ama hiç olmazsa büyük kısmını korumayı başarmışlar.

Bu üsttekiler minik aslan ağızları. Tohumunu satmıyorlardı, çiçeği de dışarı çıkarabilir miyiz bilmediğimden almaya yeltenmedim. Ama kendime tatlı kabak tohumu aldım, hem de hibrit değilmiş.

Çiçekler harikaydı.

Bir evin önünde orada yıllarca oturan çiftin anısına yapılmış bir bank vardı.

Gölde daha önce görmediğim bir kaç su kuşu gördüm. Bizde sakar meke denilen Eurasian Coot komik ayaklarıyla dikkatimi çekti.

Ben tabii özellikle çam ağaçlarının altını tarayarak, kozalak topladım. Artık çantamda toplayacaklarım için ayrı torba taşıyorum. burada da farklı kozalaklar buldum.

Bu bitki işi tuhaf , aynı kitap gibi. insan aldıkça almak istiyor. O tohum, bu fide, ondan da olsun bundan da olsun. Ben bahçecilik sayfalarını takip ediyorum IG’dan. Geçenlerde bir fotoğraf gördüm. Kozalakları sulayıp sulayıp yeşertmiş birisi. Hiç aklıma gelmemişti. İçinde tohum kalırsa bitki çıkıyor demek ki. Ama çok zor olduğunu da eklemiş ve bir yıl kadar sulamanız gerekebilir demiş. Bu bir yılın sonunda filizlenmesi de mümkün olmayabilirmiş. Ben yine de buradan topladığım kozalakları çimlendirmeye çalışacağım, bakalım olacak mı ?

Çocuklar Londra’nın güneydoğusunda City havaalanı ve O2 Arenaya yakın bir yerde Docklands bölgesinde oturuyorlar. Oturdukları yerden North Greenwich’e teleferik var. Bir sabah da ona binip karşıya geçtik. Aşağıdan işte o modern yapılar, pek hoş olmayan binalar görünüyor. Tabii ben yine tırsa tırsa bindim.

Tesadüf eseri Londra Maratonu’nun olduğu gün de oradaydık. Azıcık koşanları izledik.

Eve döndüğümüzde DLR durağında maratondan dönen iki hanım gördük, sürünerek yürüyorlardı. Bu maratona Murakami katılmamış sanırım. Onunla ilgili yazdığım yazıya şuradan ulaşabilirsiniz. Devamı yarın.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *