Nilgun Gunaydin

by

  7 Mayıs 2001   Sabah çok erken kalktım. Saat beş gibiydi. Zaten geç yattığım için yaklaşık olarak beş saat uyumuştum. Günlük uykum 5-6 saat civarında olduğu için pek de fazla etkilenmedim.   PC’yi açıp son veda mesajlarımı attım. Sonra kuruyan bir kaç parça giysiyi ütüleyip Hüsam’ı uyandırdım. Annem o arada kalkmıştı. Burak “Beni de

by

  Amerika’ya uçmadan önce uykusuz kalacağımız kesinleşmişti. Saat yarımda Internetin başından ayrıldığımda hem fırının, hem de çalar saatin alarmını kurmuş, iki saat olsun uyuyabilmek için hazırdım. Saat 03.00’de, daha doğrusu gece yarısı üçte saatler çalmaya başladığında önce koşup onları kapattım, sonra yeniden yatağa girip çarpıntımı geçirmeye karar verdim. Bu arada Hüsam’ı da uyandırmıştım. Saat. 03.15’te

by

“… Sana uzak memleketlerden bahsedenlerin Dili tutulsun Sana bir incir yaprağına bakmasını öğreteceğim Kendi avuçlarının içinde seyahati Ve gökyüzünün her yerde mavi olduğunu öğreteceğim. ” Oğlu Mehmet’e yazdığı şiirlerden birinde böyle diyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu,  Artık gökyüzü her yerde mavi değil belki.  Yine de kendi avuçlarının içinde seyahati becerebilenler dimdik ayakta kalıyorlar gibi geliyor bana.

by

Snoopy ve Charlie Brown’u keşfetmem, üniversite yıllarıma dayanır.  O zamanlar Schulz’un Peanuts karakterlerini ancak İngilizce kitaplar satan bir kaç kitapçıda, ayaküstü okurdum. Çok pahalıydı çünkü. Arkadaşım Esen’in, “Artık saralım mı, burada mı yiyeceksiniz ? ” der gibi, “Alacak mısınız, yoksa burada mı okuyacaksınız ? ” diyecekler birazdan dediği yıllar. Zamanla tüm karakterleri ve öyküleri tanıdım,

by

Pek öyle görünmese de, ben dışa dönük gözüken içe dönük  bir kişiyim. Dolayısıyla, İnternet, sosyal medya uzaktan sosyalleşme açısından tam bana göre. Bir de kedi gibi meraklıyımdır. Stalker ( ben buna iz sürücü filan yerine musallat sözcüğünü bulmuştum bir zamanlar ) olmamak için zaman zaman kendimle savaştığımı bilirim. Kova burcu da her yeni şeye atlar

by

Bilen bilir, 40 ve 50’lerin arabalarına ilgim vardır. Hatta küçük de bir model araba koleksiyonum var. Uzun yıllar arabalar benim için düt seviyesinde kaldı. Ehliyet alma serüvenim ise başlı başına bir kabus. Her genç gibi ben de 18 yaşımı doldurduktan, daha doğrusu işe başlayıp elim para tuttuktan sonra ehliyet almaya niyetlendim. Aslında üniversitedeyken bir part

by

Kanada’da yaşayan bir arkadaşım geçenlerde bana burrowing owls, yani oyuk baykuşlarıyla video göndermiş. Yıllardan beri baykuşlarla ilgileniyorum. Ama her gün onlar hakkında yeni bir şeyler öğrenip, şaşırmadan edemiyorum. Oyuk baykuşları hemcinsleri gibi geceleri değil, gündüzleri yaşıyor ve videoda gördüğünüz gibi oyuklarda ikamet ediyorlar. Efe efe dolaşıyor gibi bir halleri yok mu ?  Son zamanlarda ortalık

by

Sonunda havalar ısındı. Her ne kadar ben soğuk iklim kadınıysam da, yaz için Saklıköy’e taşınmak adına sevineceğim bir şey. Hem sıcak olduğunda İstanbul’u   hiç mi hiç çekemiyorum. Saklıköy’ün havası yayla gibi geliyor.Orası akşamları çorap giydirecek kadar soğuk oluyor, tam benlik, oh! Öte yandan habire eşya taşımak da hiç hoşuma gitmiyor. Her ne kadar iki ayrı

by

Origami turnaları ile ilk karşılaşmam  bir Kore programı sayesinde oldu. “We got married.” Yani biz evlendik. Programı merak edenler  ayrıntılı bilgiyi şuradan alabilirler. Ama kısacası ünlü çiftlerin sanki evliymiş gibi yaptığı, seyredenlerin ise ayrıldıklarında gerçek bir çift ayrılmış gibi üzüm üzüm üzüldüğü, herkesin hayran olduğu oyuncu ve idolleri kurgu içinde de olsa daha yakından tanındığı

by

Son zamanlarda insanların birbirlerini görür görmez ” Aaa, sen biraz  kilo mu aldın ?” Ya da ” Ay incelmişsin sen şekerim” diyerek selamlaması giderek iyice batmaya başladı.Daha da kötüsü en az üç kişi oturup sohbet ettikten sonra, birinin erken ayrılmasından sonra başlıyor. “Ay, ne kadar çökmüş, saçları da iyice dökülmüş, ya da o güzel kızdan,