Genel

by

Durulmayan durumlarda, durulmayan bir kafa

  Son günler hepimiz için tatsız. Ankara olayının acısı pek çoğumuz için tazeyken ve günler geçtikçe de gün ortasında şurda burda aklımıza gelip gülümsememizi yarıda kesmemize neden olmuşken, sağda solda oh olsun, iyi olmuş, onlar da gitmeseydi, zaten terörist destekçileri, bizden ölenler varken birşey yapılmamıştı da, şimdi ne yası, kendi kendilerini patlattılar diye konuşup, biz,

by

Kahvaltının tabii ki, mutlulukla bir ilgisi var

Her sabah olmasa da kahvaltı ederken duyduğum mutluluk sonrasında Cemal Süreya’nın o dizeleri hep aklıma gelir. ” Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem / Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. ” Sabah derslerim olduğu ilk öğrencilik zamanlarımda, daha sonraları bankacılık ve öğretmenlik yıllarımda hep kahvaltıların aklımda kalıcı yönleri olmuştur. Bir kere annem beni hep sabahçı

by

Eve Dönüş

Sonunda sonbahar geldi. En sevdiğim mevsim. Hem yağmuru sevdiğimden, hem de soğuğu. Sıcaktan ve güneşten nefret ettiğimi daha önce söylemiştim sanırım. Şubat doğumlu olduğumdan belki de, sonbahar ve kış , serin kurt havası en özlediğim. Hava erken kararmaya başladı. Saklıköy bu mevsimde de güzel, ne var ki Hüsam’ın işe gitmesi zor oluyor. Karanlıkta gidip dönmek

by

Saklıköy Günleri

Bayramdan beri misafirlerim var. Daha doğrusu misafir sayılmazlar, kardeşlerimiz. Saklıköy’de hep beraber çoluk çocuk zaman geçirmek güzel. Benim de kışın yaptıklarımla, yazın yaptıklarım mekan değiştiği için farklılaşıyor. Bir kere işin içine ekme biçme olayları giriyor. Tabii ekilen biçilen mecburen yeniyor. Açık havada daha çok acıkılıyor, ben de yeni yemekler deniyorum. Okuma, yazma ve el işleri

by

"LIVE LONG AND PROSPER" SEVGİLİ OĞLUM

Aslında doğum tarihini planlamıştık. İkizler burcunu tutturamayacağımızı farkedince bari babası gibi Aslan Burcu olsun dediydik. Doktoru “Aman ne güzel, ben Temmuz’da izne çıkıyorum, Ağustos’ta döndüğümde bebeğimizi doğurturum inşallah” demişti. Ama Ağustosun 22’si gibi beklediğimiz oğlumuz, bankada doğum öncesi iznini kullanmayı dört gözle bekleyen annesine aldırış etmeyip bir ay önce doğuverdi. 44 cm ve 2 kg

by

Çayınızı Nasıl Alırsınız ?

  Ben seneler boyu çay içmedim. Çocukken kahvaltılarda süt içtiğimi anımsıyorum. Herkesin su bardaklarıyla çay tükettiği kızlar yurdunda bile çay içmeyen nadir kişilerdendim. Bizimki gibi çayın çok tüketildiği ülkelerde bu sık görülmez. Ne de olsa sabah kahvaltılarımızın vazgeçilmez eşlikçisi çaydır, en fakirimiz bile,  bir çay bir simitle doymaya çalışır. O kadarla da kalmaz ikindi vakti,

by

Çay vakti ve Siyah-Beyaz Filmler

      “ Hepsi pompalanmışlar,”diyor. “ Hepsi pompalanmışlar.” Gülüşüyoruz. Beyazcamda bir Orhan Günşiray filmi var.” Filmde yaşayan adam kalmamış,” diyorum. “ Hepsi ölüp gittiler,”diyor. Her gün saat birde uğrardı. Öğle yemeğinden hemen sonra. Mutlaka pastaneye ya da bakkala uğrayıp Burak’a ,çikolata, sakız, bize de paskalya çöreği alırdı. Bazen de minik peynirli sandviçler. O saçaklılardan

by

Altmışlı yılların sonu, yetmişli yılların başında çocuk olmak

Her ne kadar çocukluktan çıkmanın yaşı kişiye göre değişse de, yine de genel kabul görmüş bir dönem var sanırım. Otuz ve kırklarında hala çocuk olan erkekler olduğu gibi, yedi sekiz yaşında hayata atılmak zorunda kalan, hatta onlu yaşlarının başında evlenip çocuk doğuran, büyük addedilen çocuklarımız da var ne yazık ki. Ben üniversiteye 78 yılında, onaltı

by

Herkesin bir saplantısı var. Ama bazıları sanırım daha saplantılı, resmen OCD’si var bunun diyebileceğimiz ölçüde olanlar var. ( OCD Obsessive compulsive disorder, namı diğer saplantılı zorlanımlı rahatsızlık. ) Biz bu bilimsel terimleri güzel çeviremiyoruz bana kalırsa.Biz tabii eskiden OCD filan bilmezdik, bazıları temizlik hastası, titizin önde gideni, takıntılı, kafayı yemiş  bu yahu filan diye açıklardı

by

Evhamlı bir ailenin kızıyım. Çocukluğum sırtıma tentürtiyotla çizilen kafesler ve eve beş dakika geç kalsam babamın okul müdürünü doğrudan aramasıyla geçti. Bebekken çok hastalanmışım, iyi baktıkları için ölmemişim annemin dediğine göre. O yüzden hep bana bir şey olacak korkusunu taşımış. Artık nedeni bu mudur bilmiyorum ama, ben bir miktar hipokondriyakım, yani hastalık hastası. Özellikle baskı