Gezi Yazıları

by

Amasra- Kastamonu Gezisi, Birinci Bölüm

Malum Pastırma Yazı teşrif ettiler. Bilmeyenler için söyleyelim bu dönem Ekim ayının sonundan ile Kasım ayının ikinci haftasına kadar süren, mevsim sıcaklarının normalin üstünde seyretmesi hali. Bu dönemde pastırma sucuk gibi yiyecekler de hazırlandığı için pastırma yazı denmiş adına. Tam da bu dönemde pastırmanın ünlü olduğu Kastamonu bölgesine gitmemiz manidar vallahi. Biz bu kez Salı

by

Sabah erken kalkıp kahvaltı ettik. Sonra Konağın önünden yokuş yukarı yola koyulduk. İstikamet Kent Tarihi Müzesi’ydi. Daha önce burada Kale varmış, 1904-1906 yılları arasında Hükümet Konağı inşa edilmiş.  1976 yılında bir yangın çıkmış, konak kullanılamaz hale gelmiş. Kültür Bakanlığı 2000 yılında restorasyon başlatıp 2006 yılında tamamlamış. Burası da Kent Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmış. İçeri

by

Yedigöller,  Safranbolu Gezisi /  Birinci Gün

Yine bir Salı – Çarşamba kaçamağı yapıp gittiğimiz Yedigöller Safranbolu gezisinden dün gece döndük. Bugün bir yandan olmazsa olmaz çamaşır yıkama seansını gerçekleştirirken Fernando Pessoa’nın Huzursuzluğun Kitabı’nı okuyordum ki aşağıdaki bölüme rast geldim. Biraz sarsıldığım doğrudur, ama ben onun gibi hissetmiyorum. Heyecanla başlayıp bitirdiğim, her ayrıntıyı severek incelediğim  bir geziydi.  Pessoa’nınki de   farklı bir düzey

by

Edirne Gezisi / İkinci Gün

Sabah erken sayılabilecek bir saatte kalktık. Kahvaltıya indik. Farklı bir yere gittiğimde daha önce yemediğim yiyecekleri tatmak hoşuma gidiyor. Burada farklı bir şey yoktu ama. Dikkatimi çeken tek şey son zamanlarda benim de fazlaca yaptığım, yapıp yedikten sonra pişman olduğum pişiyi buraya özgü Keçi ayağı, ya da Keçi bacağı adıyla sunmaları oldu. Merak edene yapılışı

by

İki Günde  Edirne / İlk Gün

Bu hafta iki gün kaçıp Edirne’ye gittik. Aaa şimdiye kadar daha önce gitmemiş miydiniz diye soracaksınız. Evet gitmişiz.  İkimiz de farklı zamanlarda.  Evlenmeden de önce olduğuna göre, 30 yıldan önce, hem de  kapsamlı gezme fırsatımız olmamış. Bu kez bunu başardık. İstanbul’un fethine kadar Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik eden bu şehirde göreceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorduk, öyle

by

Eğirdir Gölü kıyısındaki bir pansiyonda bir gece kaldıktan sonra, sabah kahvaltımızı edip yola devam ettik. Arabayı çoğunlukla Hüsam kullanıyor. O yorulduğunda,  ya da uykusu geldiğinde ise ben alıyorum. Ben arabayla çıkılan yolculuklarda arabada geçirdiğimiz kısmı da tatilin önemli bir parçası sayıyorum. Durup çay kahve içip yemek yediğimiz yerler, alışveriş için girdiğimiz sapaklar, arabadan izlediğim görüntü,

by

İki Göl,  Bir Deniz, Tarihi Yerler ve Sivrisinekler/  Yaz Gezisi, Birinci Bölüm

Bu yıl Saklıköy’e gitmeden önce kısa bir deniz tatili yapalım dedik. Yine de söz konusu biz olunca bu yalnızca deniz tatili olmuyor. Neden ? Çünkü bir tek yerde kalmaktan sıkılan kurtlu bir çiftiz de ondan. Dolayısıyla tatil deyince bir kaç şeyi birden kapsaması şart gibi. Okullar kapanıp da her yer kalabalıklaşmadan gitmek istedik. Kalabalıktan da

by

Bekle beni Güney Kore, 2018 gibi gelebilirim :)

Gezmek yeni yerler görmek, yeni kültürler tanımak için ideal. Değişmek, dönüşmek, farklı yaşamlar gözlemek için de. Ama bazı ülkeler ki bunlar genellikle birden fazla gittiğim yerler, bundan farklı sanırım benim için. Şimdi işin parapsikolojik yönüne girmek istemiyorum ama, her gidişin ve her kalışın görünenden öte anlamları var. Bugün karışık olarak son Kore Gezisinden aklımda kalanları yazacağım, bir

by

Seoul'ü aheste beste gezmek

Hastaneden çıktıktan sonra gezimize kaldığımız yerden devam ettik. Ama önceden planladığımız Jeju Island ve Busan gezilerini es geçerek. Tabii ameliyatlı hastamızın yorulmaması için ağır çekim gezi planları yaparak. Daha önce Seoul’ün çoğu tarihi yerini ve müzelerini gezdiğimiz için, bu kez gitmediğimiz bir kaç yeri görmek ve sanki orada yaşıyormuşcasına sakince gezmek istedik. İlk ziyaret için

by

20 yaş görünümlü Profesörleri olan ülkede apandisit ameliyatı

Güney Kore’ye gitmeden önce Kore Medikal Dramalarına dadanmıştım. Oldum olası Medikal Dramaları severim. Bizim çocukluğumuzda  bir Doktorlar Dizisi vardı, sanırım o dizi ile başlamıştım izlemeye. Hipokondriyak bir tarafım da olduğu için hastalıkları, doktorları, hastanelerini kısacası tıp ile ilgili pek çok şeyi takip ederim. Aslında bu sektörde çalışabilirmişim rahatlıkla Sosyal Bilimler düşkünlüğüm olmasa. Her ne kadar favorilerim