Biyografi

by

Herkes Ne Zaman Ölür/ Elbet Gülünün Solduğu Akşam *

  Havalar soğumaya başladı. Nasıl mutluyum anlatması zor. Hemen sonbahar ve kışlık giysilerimi çıkardım. Bereler, atkılar, şallar en sevdiklerim. Renk de severim, morlar, eflatunlar sarılar. Bu yıl en sevdiğim renklerden hardal sarısı moda sanırım, sarının farklı tonları daha doğrusu. Kendime Kore’den sarı bir yağmurluk almıştım, bir baktım burada da her yer sararmış bu yıl. Yani

by

Bir kaç kitap, bir kaç hayat

Elimdeki yaşam öykülerini okudukça yazacağımı söylemiştim. İlk bitirdiğim Boğaziçi Üniversitesinden hocamız Profesör Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın Lüla ve Ben isimli Çifte anı öyküsü. Okuldayken Çiğdem Hanım’dan Sosyal Psikoloji Dersi almıştım. Biz Alan Duben ile Cem Behar’ın Aile araştırmasında çalışırken, onlar da yanıbaşımızda AÇEV Anne Çocuk Eğitim Vakfı projelerine başlamışlardı. Lüla ve Ben Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın annesi ve kendisinin

by

Merak Ettiklerim "Ve rüzgarlı havalarda yağmur iğri yağar" *

  Her şeyi bir arada yapmak huyum nedense yazmak söz konusu olduğunda işlemiyor. Aynı anda bir kaç kitap okuyup, farklı el işleri yapabiliyorum. Bir kanepede örgüm, bir masada kabaklarım, diğerinde taşlarım olabiliyor. Her odada ayrı ayrı okuduğum kitaplar da var. Ne var ki, gün içinde bir yazı yazmışsam bir başka yazı yazasım gelmiyor. Bu aralar

by

Son zamanlarda gençlerin çoğu eskilerden Audrey Hepburn’ü anarak, ne kadar zarif, ne kadar güzel olduğunu belirtiyor. Güzel, zarif ve yardımsever olduğu bir gerçek, ama benim için Hepburn’lerden Katharine her zaman daha önemli oldu. Bu kızıl saçlı, atletik, biraz erkeksi tavırlı, sıradışı kadın ilk gençliğimden beri dikkatimi çekti. Küçük Kadınlar’ın 1933 ilk çekiminin Jo’suydu bir kere. Bu

by

  Biyografiler, günlükler  ve mektuplara  bayılırım. Hayatın taa içinden pek çok gerçeği getirip önümüze sererler. Başkalarının dünyasının içine onların izin verdiği ölçüde girer, hiç saklanmadan ipuçları ararsınız. Bir çeşit ruh gözlemcisi gibi. İlk günlüğümü yazmaya  sanırım ortaokul ikinci sınıfta, Anne Frank’ın Hatıra Defteri’ni okuduğumda başlamıştım. O ara pek çok kişinin yaptığı gibi, defterimin adını da