hatıra

by

Nazire Annem

Nazire annem öte aleme göçeli bugün bir yıl oldu. Ölümü istediği gibi çekmeden, çektirmeden, aniden oldu. Böyle olduğunda geride kalanlar için çok zor oluyor. Kendisi ölenin ardından çok ağlanmasını hoş gören bir insan değildi. İnançlıydı çünkü, aslına geri döndüğüne inanırdı ölenlerin. Biz ardında bıraktıkları da onun çok iyi bir yerde olduğuna eminiz, ama işte ayrılık

by

Sonunda havalar ısındı. Her ne kadar ben soğuk iklim kadınıysam da, yaz için Saklıköy’e taşınmak adına sevineceğim bir şey. Hem sıcak olduğunda İstanbul’u   hiç mi hiç çekemiyorum. Saklıköy’ün havası yayla gibi geliyor.Orası akşamları çorap giydirecek kadar soğuk oluyor, tam benlik, oh! Öte yandan habire eşya taşımak da hiç hoşuma gitmiyor. Her ne kadar iki ayrı

by

En son gezimle ilgili henüz bir şey yazamadım. Bu kez istediklerimin tümünü yapamadığımdan bir eksiklik mi hissediyorum nedendir, oturup yazmak gelmedi içimden. Halbuki ara ara yaptıklarım aklıma düşmüyor değil. İki farklı ülkenin insanları, mekanları, dili, doğası sahne sahne aklımda. Sonra düşündüm, durup gözlerimi kapattığımda aklımda kalanlar kazancım. O anı farkındalıkla yaşamak ve onu bir yere

by

Gezi yazılarını seviyorum. Hem gezilen yeri, hem gezmeye gideni tanıtıyorlar, hem de  insanda gezme isteği uyandırıyorlar. O yüzden gezi yazıları içeren kitapları da biriktiriyorum. Hoşuma giden en eski gezi yazılarından biri sıradışı bir Jöntürk olan Ubeydullah Efendi’nin Amerika Anıları’dır. Üzerine biyografi dersi için kısa bir çalışma yapmışlığım da var. Ubeydullah Efendi kendi deyimiyle ” Dalgalı