Nilgün Günaydın

by

62’den Tavşan Yapmak

Her doğum günümden sonra bir değerlendirme yazısı yazmışım dikkat ettim. 62 Kova burçlusu olarak bu yıl 62 yaşımı idrak etmiş bulunuyorum üzerinize afiyet. Dizilerde filmlerde filan insanlar doğum günlerini unuturlar ya, sevdikleri sürpriz pasta alıp anımsatır, sürpriz partiler filan yaparlar filan. İşte ben bu durumu hiç anlamam. Kutlamak istemezsin, o anlaşılır bir şey, ama insan

by

Aşırı Düşünmek

Türkçe’de bazen “ Fazla düşünmek” ya da “Çok düşünmek “ olarak da geçen İngilizcesi “Overthinking” olan bu kavram, bazen de “Düşünce gevişi” olarak adlandırılıyor. Ruminasyon olarak da geçiyor psikolojide. Rumen geviş getiren hayvanlarda sindirilen besinlerin bakteriyel fermantasyona maruz kaldığı midenin ilk bölümüymüş. Bu kelimeden gelen ruminasyon (Rumination) 16. yüzyıldan itibaren Batı dillerinde hem “tekrarlayıcı bir şekilde düşüncelerin

by

20 yaş görünümlü Profesörleri olan ülkede apandisit ameliyatı

Güney Kore’ye gitmeden önce Kore Medikal Dramalarına dadanmıştım. Oldum olası Medikal Dramaları severim. Bizim çocukluğumuzda  bir Doktorlar Dizisi vardı, sanırım o dizi ile başlamıştım izlemeye. Hipokondriyak bir tarafım da olduğu için hastalıkları, doktorları, hastanelerini kısacası tıp ile ilgili pek çok şeyi takip ederim. Aslında bu sektörde çalışabilirmişim rahatlıkla Sosyal Bilimler düşkünlüğüm olmasa. Her ne kadar favorilerim

by

Grip zamanları bazen haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonuna, kimi zaman da Kongwondo'ya  kaçmak

Bu yıl bir günden diğerine 10 derece farklılaşan hava koşulları hepimizi hasta etti. Nezle, grip olup evde olabilmek emekliliğin iyi yanlarından biri sanırım. Yoksa burnumu çeke çeke yollara düşmek zorunda kalacaktım. Burun damlası bağımlılığından kurtulmaya çalışarak, nefes almanın yollarını aramak, kutularca mendil harcayıp, her türlü meyve çayı denemek ne kadar tatsızsa, yatakta uzanıp kitap okumak,

by

  Yürümeyi çok seviyorum. 1992 yılında geçirdiğim bel fıtığı ameliyatından sonra, artık yürüyüş ve yüzmeden başka spor yapamasam da, yürümeyi oldum olası severim. Yürürken  pek çok şey yapılabilir çünkü. Ben düşünürüm, etrafı gözlerim, müzik dinlerim, hatta içimden öykü yazarım. Günü değerlendirdiğim, planlar yaptığım, geçmişi, geleceği düşündüğüm,kedi sevdiğim, bulunduğum çevreyi didik didik ettiğim anlar yaşarım çoğu kez.

by

  “Issız bir adaya gitseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?” sorusu bana da  ilk kez ilkokulda sorulmuştur herhalde. Yanıtlar da pek çeşitlidir. Kimi yalnız olmak istemediği için- O zaman ne diye ıssız adaya gidiliyor değil mi ? – en çok sevdiği kişileri almaya çalışır yanına, kimisi de pek zekidir, makas, çekiç, tornavida filan alır.