September 2016

by

Çocukluğumun Pazar günleri, kitaplar ve bir film

Bugün Pazar. Artık Pazar günlerini seviyorum. Geç bir kahvaltının yapıldığı, bazen yürüyüş, arkadaş  ve akraba ziyareti, ya da  Saklıköy’e , evime gidiş. Ayaklarımı uzatıp kitap okuyabiliyorum, ya da film izleyebiliyorum. En sevdiğim sonbahar günlerinde artık dökülmeye başlamış sapsarı yaprakların üzerinde de dolaşabiliyorum. En güzeli emekli olduğumdan beri Pazartesi Günü sendromundan uzağım, evet, en güzeli de

by

Son zamanlarda dedikodu ve gıybet de level atladı. Artık çay ve poğaça eşliğinde yapılan sohbet ve dedikodular, Facebook, Twitter, IG gibi sosyal medya hesaplarından gözlenen, stalklanan-  ki ben buna en uygun sözcük olarak musallat olmak fiilini buldum-arkadaş ve akrabalarımız hakkında her ortamda belgeleriyle yapılmaya başlandı. Bir de sosyal medya hesaplarında paylaşılanlarla ilgili dedikodular ve itirazlar

by

" Bu da geçer yahu ! "

  Bu aralar yeniden kabak boyamaya başlarsam, eski Türkçe ” Bu da geçer yahu” yazıp, boyayayım istiyorum. “Ya Allah Ya şafi” yazan bir tane boyamıştım. Benim gibi ilk kez, üstelik de kabak üzerine yazan biri için bence fena olmamıştı. Hastalık, hastaneler ve doktorlardan ne denli nefret ettiğimi, ama sevmediğin ot burnunun dibinde biter misali onlardan nasıl