by

Anneannem

Cenaze törenlerini, mevlitleri, acıklı şeyleri hiç sevmezdi. Elinden geldiğince gitmemeye çalıştığını anımsıyorum. Oldukça zorlu geçen hayatına zorunluluk harici sıkıntı veren şeyleri sokmama isteğindendi büyük olasılıkla.  Ama bunu büyük bir zerafetle yaptığını anımsıyorum, ” Biraz rahatsızım, sizi de hasta etmeyeyim.” derdi, “Ben daha sonra ziyarete geleceğim” derdi, ne yapar eder gitmezdi. Ailenin en serinkanlı kişisiydi, ama

by

Grip zamanları bazen haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonuna, kimi zaman da Kongwondo'ya  kaçmak

Bu yıl bir günden diğerine 10 derece farklılaşan hava koşulları hepimizi hasta etti. Nezle, grip olup evde olabilmek emekliliğin iyi yanlarından biri sanırım. Yoksa burnumu çeke çeke yollara düşmek zorunda kalacaktım. Burun damlası bağımlılığından kurtulmaya çalışarak, nefes almanın yollarını aramak, kutularca mendil harcayıp, her türlü meyve çayı denemek ne kadar tatsızsa, yatakta uzanıp kitap okumak,

by

Geçen hafta yabancı arkadaşlarımdan birinden içinde hediye olan bir Christmas kartı geldikten sonra, sosyal medya hesaplarımda biz ” Christmas kutlamıyoruz ki, o 24’ünde, bizimki Yeni Yıl kutlaması sizi cahiller!”, ve ” Bu pagan adetidir, Muazzez İlmiye Çığ’a göre…gibi açıklamalar, ” “Osmanlı’da da nahıl süslerdik, işte sünnet düğününün önündeki nahıla bak, minyatürlerde de var.” yollu tartışmalar

by

Merak Ettiklerim "Ve rüzgarlı havalarda yağmur iğri yağar" *

  Her şeyi bir arada yapmak huyum nedense yazmak söz konusu olduğunda işlemiyor. Aynı anda bir kaç kitap okuyup, farklı el işleri yapabiliyorum. Bir kanepede örgüm, bir masada kabaklarım, diğerinde taşlarım olabiliyor. Her odada ayrı ayrı okuduğum kitaplar da var. Ne var ki, gün içinde bir yazı yazmışsam bir başka yazı yazasım gelmiyor. Bu aralar

by

Sanırım yürüyen felaket sözünün yaşayan örneklerinden biriyim. Aceleciliğim ve hiperaktifliğim sakarlıkla birleştiğinde çarpamadığım koltuk, yatak, düşmediğim zemin, beni yakmayan ateş, kafamı gözümü kırmadığım an yok. Kendimi bildim bileli dizlerim çürük, vücudum morluk içindeyse bundandır. Artık akrabalarım,çevremdekiler de buna alıştıklarından çok tepki vermiyorlar. Evin içinde her an ah, uh diye bağırma sesleri olduğunda bazen zayıf bir sesle

by

Durulmayan durumlarda, durulmayan bir kafa

  Son günler hepimiz için tatsız. Ankara olayının acısı pek çoğumuz için tazeyken ve günler geçtikçe de gün ortasında şurda burda aklımıza gelip gülümsememizi yarıda kesmemize neden olmuşken, sağda solda oh olsun, iyi olmuş, onlar da gitmeseydi, zaten terörist destekçileri, bizden ölenler varken birşey yapılmamıştı da, şimdi ne yası, kendi kendilerini patlattılar diye konuşup, biz,

by

Kahvaltının tabii ki, mutlulukla bir ilgisi var

Her sabah olmasa da kahvaltı ederken duyduğum mutluluk sonrasında Cemal Süreya’nın o dizeleri hep aklıma gelir. ” Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem / Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. ” Sabah derslerim olduğu ilk öğrencilik zamanlarımda, daha sonraları bankacılık ve öğretmenlik yıllarımda hep kahvaltıların aklımda kalıcı yönleri olmuştur. Bir kere annem beni hep sabahçı

by

Eve Dönüş

Sonunda sonbahar geldi. En sevdiğim mevsim. Hem yağmuru sevdiğimden, hem de soğuğu. Sıcaktan ve güneşten nefret ettiğimi daha önce söylemiştim sanırım. Şubat doğumlu olduğumdan belki de, sonbahar ve kış , serin kurt havası en özlediğim. Hava erken kararmaya başladı. Saklıköy bu mevsimde de güzel, ne var ki Hüsam’ın işe gitmesi zor oluyor. Karanlıkta gidip dönmek

by

Kore, Beşinci Gün

Seoul’deki son günümüzü Kore Savaş Anıtı ve Müzesini gezmeye ayırdık. Kore Savaşı, Kore Gazileri ülkemizde çok bilinen olaylar. 1950- 1953 yılları arasında Kuzey ve Güney Kore arasında yapılan savaşa bilindiği gibi Birleşmiş Milletlerin Güney Kore’ye asker göndermesiyle daha sonra da işe , Çin Halk Cumhuriyeti karışmasıyla, olay iyice uluslararası boyut kazanmıştır.  Bizde de ilk birlikleri güle

by

Kore, Dördüncü Gün

Bugün hedefimiz biraz daha tarihi mekan görmek. O yüzden saraylara ve Jongmyo tapınağına gitmek istiyoruz. İlk durağımız birbirine yakın iki saray.  Changdeokgung ve Changgyeonggung sarayları. Bunlar yalnızca bir duvarla ayrılıyorlar. İsimleri de birbirine benziyor. Birisi daha eski tarihli 1412’de yapılmış. ( Changdeokgung) diğeri ise 1483 yılında tamamlanmış. Saraylar çok sade, bir bizim saraylarımızı , bir de