2017

by

Minimalist olmayı arzulayan çöp toplayıcısının okuyup, izledikleri

Yine uzun zamandır yazamadım. Biraz diğer bloga daldırdığımdan, biraz da iki ev arasında derleme toplama adına debelendiğimden olsa gerek. Bugün artık kısa da olsa bir şeyler yazayım dedim kendi kendime. Madem para veriyoruz boşa gitmesin düşüncesiyle. Aklıma da Burak’ın ilk yuvaya gidişi geldi. Çok da ucuz olmayan bir yuvaya yazdırmıştım. Ama evden dışarı ilk çıkışı

by

Gezinirken Öğrendiklerim, Sakuralar, Gezgin Bir Türk Kadını ve Başka Şeyler

Geçen yazımda daldan dala atlayan hop sana yandım durumlarımdan söz etmiştim. Yani bir şey yaparken başka bir şeyle ilgilenme ve oradan oraya atlayıp zıplama durumları. Bizcileyin Kova burçlarında bu havailik bol miktarda mevcuttur efendim. Çoğumuz hiperaktifizdir ve farklı şeyleri öğrenme konusunda fazlaca istekliyizdir.  Bazıları bu duruma  doyumsuzluk, merak, maymun iştahlılık, öğrenme açlığı  gibi isimler de

by

Boş Gezenin Kalfası

Boş gezmeye alışmamışım.  Emekli olalı beri bir rahatsızlık, bir huzursuzluk, anlayabilen beri gelsin. Hoş, boş gezme, boş gezenin kalfası olma  denilen şeyi de iyi tanımlamak gerekiyor. Bu noktada benimki boş gezme değil, emekli maaşından başka para kazanmama durumu oluyor. Yoksa bir saniye atıl durabildiğim an yok gibi. Hatta keşke olsa diyeceğim. Bu hiperaktif duygu durumunu

by

Zaman Yolcuları

  Çocukken kız kardeşime öyküler anlatırdım. Birlikte bunları geliştirir, annem gezmekteyken oynardık. Odamızın duvarında zaman yolculuğu yaptığımız bir delik vardı. Yalnızca bizim görebildiğimiz. Oyuncak ayımız Patanak zaman yolculuğu yapıp ünlü kişilerle söyleşiler yapardı. Hayvanlardan oluşturduğumuz bir Uzay gemimiz vardı. Mürettebat Star Trek mürettabatıyla eş düzenlenmişti. Birinci kaptan, ikinci kaptan, doktor. Vırçik adını verdiğimiz su samuru

by

Can Sıkıntısı

Roland Barthes’ın Yazma Arzusu kitabını okuyorum. “Çocukken sık sık, hem de çok canım sıkılırdı.” cümlesini okuyunca “İşte ortak bir yön.” dedim. Şöyle demiş Roland Barthes : “Çocukken sık sık, hem de çok canım sıkılırdı. Bu bende gözle görünür biçimde erken başlamıştı, tüm yaşamım boyunca da – kuşkusuz, çalışma ve dostlar sayesinde giderek azalan- dalgalar halinde

by

Muslin

  İç sesi çok kuvvetli olanlardanım ben. Ara sıra kesmek iyidir dediklerinden, susturmak için denediğim günler oldu. Gençlik tabii. Şimdi böyle bir şeye kalkışmam bile. Habire onu bunu düşünmek bir yana, sözcükleri çok sevdiğimden ve Tarih ve Eski Türk Edebiyatı okuyarak hep yenilerini öğrendiğimden midir nedir, bazen de tek bir sözcük gelir aklıma, öyle aniden.

by

Yani Yarı yıl, bir başka deyişle, çocukların dilindeki adıyla 15 tatil. Eskiden biz genellikle Şubat’ı kapsadığı için Şubat Tatili de derdik. Ama şimdilerde genellikle Şubat’tan çok Ocak’ı kapsıyor gibi. Türkçe’ye Fransızcadan geçen bu sözcük, (  Fransızcaya da Latince’den geçmiş tabii. Semestris :  Altı aylık, sex; altı Mensis ay ) Hah işte bugün yine o günmüş. “Müş”

by

İnsan duygularının en temel olanlarından biri korku. Herhangi bir tehdit, tehlike karşısında hissettiğimiz, bazen nedeni belli, bazen de nedensiz bizi rahatsız eden, çoğu kez soğuk terler döktüren kötü bir his. Bazı korkuların rasyonel bazılarının da irrasyonel olduğuna inanılıyor, ikinci gruba, patolojik olanına fobi diyorlar. Bu gruba yükseklik korkusundan , berber korkusuna, insanlardan korkmaktan, acı çekme

by

Yeni Yıl Hedefleri

Yeni Yıla 39 ölüyle giren bir ülkede yaşayıp, Yeni Yıl hedefleri koymak biraz zor tabii. Ama her yıl olduğu gibi bu yıl da ne kadar sürdüreceğimi bilemediğim bazı hedefler koydum ben yine de. Aslında her yeni gün yeni bir yıla giriyoruz diye düşünürüm ben. Dolayısıyla hedeflediğim şeyleri her yeni günde başlatabilirim. Ama işte sonuçta etkileniyor