Gezi Yazıları

by

Kısa bir Eskişehir turu

Eskişehir uzun süredir gidip görmek istediğimiz bir şehirdi. Ama pandemi girdi araya, sonra da kedilerdi, Boncuk’tu bir türlü gidemedik. Kısmet bu Eylül’eymiş.Ama yazmaya gelince yine geç kaldım, bir dolu iş güç girdi araya. Fotoğraflar öylece duruyor telefonumda, ama daha öncelikli bir kaç iş vardı. Bir de Anadolu Üniversitesi, İkinci Üniversite programına , Görsel İletişim Tasarımı

by

Kew Gardens, Kraliyet Botanik Bahçeleri

Benim gibi çiçek, böcek severlerin, doğada zaman geçirmekten hoşlananların mutlaka gitmesi gereken bir yer Kew Gardens. Gezmek için en az bir gün ayrılmalı, çünkü gezilecek çok yer var. Giriş ücretli, 16 pound kadar, ama verdiğiniz paraya değiyor. Zaten içinde sadece bitkiler, çiçekler, ağaçlar değil, galeriler, tarihi saray binaları, pek çok kafe, sergiler, bölümlere ayrılmış seralar,

by

Postman's Park'ın Kahramanları, Londra Şehir Müzesi ve Barbican Limonluğu

Bugün de bu üç yerin fotoğraflarını paylaşıp, anlatmaya karar verdim. Postman’s Park, St Paul’s Katedral’e yakın bir park. 1900’lerde burada kendilerini başkaları için kahramanca feda edenlere adanan bir yer oluşturulmuş. George Frederic Watts’ın ” Memorial to Heroic Self – Sacrifice” anıtında 54 anma tableti var. En erken tarih bir pandomim sanatçısı Sarah Smith’e ait. 1863

by

Çocuklar ve Londra ve çiçek ve börtü ve böcek

Nisan sonu Mayıs başı bir haftalığına Londra’ya gittik. Esas amaç çocukları görmekti. Daha önce gittiğimiz gibi turistik gezi kapsamında değildi. Ama benim gibi Kova burcu Deryacığım sağolsun, bize çok güzel bir program hazırlamış. Daha önceki gezilerimizde görmediğimiz ve ilgi alanımıza giren pek çok güzel yeri gördük. Çocuklarımıza doyamadık tabii, ama güzel mi güzel bir hafta

by

Budapeşte Gezisi / Son Bölüm

Peşte’nin eski ve tarihi bir garı var. Keleti Tren İstasyonunu gezmek ve fotoğraflamak için sabah yola çıktık. İstasyon Gyula Rochlitz ve Janos Feketehazy  tarafından tasarlanmış ve 1881-1884 yılları arasında inşa edilmiş. Binanın ön yüzündeki iki heykel James Watt ve George  Stephenson’a ait. Bilindiği gibi James Watt Buhar makinesinin,  George Stephenson ise ilk Buharlı lokomotifin mucidi.   Binanın

by

Budapeşte Gezisi / İkinci Bölüm

Sabah erkenden uyandık. Ne de olsa Türkiye iki saat önde, bizim için geç bile sayılır. Banyo yaparken suyun ne kadar klorsuz olduğunu fark ettim. Türkiye’de saçlarımı kremlemesem keçe gibi olur, burada yalnızca şampuanla yumuşacık oluyor. Zaten içilebiliyor da. Yapılan bir araştırmada musluk suyunun beş ayrı şişe suyundan daha kaliteli olduğu anlaşılmış. Su demişken tabii şişe

by

-7 Derecede Budapeşte - Macaristan /  Birinci Bölüm

2018 yılının son gezisini Budapeşte’ye yaptık. Hüsam buraya gitmeyi uzun zamandır istiyordu ama ben hep diretiyordum. O yüzden yeniyıl öncesi hadi Budapeşte’ye gidelim diye teklif edince, hemen üzerine atladı. Vazgeçerim korkusuyla da hemen uçak biletlerini alıp yer ayırttı, sonra da vizeye başvurduk. Hüsam Booking com’dan merkeze yakın bir yerde bir daireye rezervasyon yapmıştı. Ben de

by

  Son gün kahvaltıdan sonra toplanıp, yola çıktık. Önce Saat Kulesine gittik. Kimsecikler yoktu etrafta. Bu kulenin çok ilginç bir öyküsü var. İstanbul’dan Kastamonu’ya sürgün olarak gönderilmiş.  Saatin Kastamonu’ya gelmesi ile ilgili farklı rivayetler var. Biri saatin Sarayburnu’nda bulunurken yanlış gitmesi ve zamansız çalması yüzünden dönemin padişahı II. Abdülhamit zamanında sürgün edilmesi, bir başka versiyon

by

Kastamonu, İkinci Gün, Öğleden sonra

Sabahki kahvaltıdan sonra hala acıkmamış olduğumuz için birkaç yeri daha tamamlayıp ondan sonra yemeğe gitmeye karar verdik. Önce Yakup Ağa Külliyesi’ne gittik. 1547 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın hazine reisi Yakup Ağa tarafından yaptırılan külliye medrese, imaret, misafirhane ve sıbyan mektebinden oluşuyor. Tabii camisi de var. Camii Yavuz Sultan Selim’in hocası Halimi Çelebi tarafından yaptırılmış. Sıbyan

by

Kastamonu Gezisi / İkinci Gün Öğleye kadar

Sabahları kahvaltıda soğuk meze sevmiyorum. Aslında brunchlardan da pek hoşlanmam. Ne idüğü belirsiz öğünler hoşuma gitmez. Kahvaltı dediğin çayla, ekmek, peynir simitle olur. Zeytinyağlı fasulye, kısırla, köfte, salatayla kahvaltı edildiği nerede görülmüş ? İskoçya gezimizde kaldığımız mekanda Tayvanlı kadın tropik meyve, balık veriyordu. Muhtemelen kendi yurttaşları pirinç de yiyorlardı, ama çorba, pilav, balık benim harcım