by

Kaynana Değil, Kanka oldum :)

Yine uzun zamandır yazmamışım. Aslında fangirl  ( ! ) bloguma yazıp da buraya yazmamak saçma tabii bu yaşta. Ama bu kez mazeretim var. Oğlum evlendi, ben de bir kız evlat sahibi oldum. Ailelerin bu biçimde çoğalması bana zevk veriyor. Sadece kızım değil, kızımın ablaları, annesi, damatlar ve yeğenler, hepimiz artarak sevgiyi de yayıyoruz. Kızım zaten

by

Miço

Miço 26 Eylül saat birde kalbimize pati izlerini bırakıp gitti. Hala beni kapıda karşılayacak, yatağa gittiğimizde yanımıza gelip uyuyacak, hiç kesmediğim tırnaklarıyla pıtır pıtır sesler çıkararak salona girecek ve oturduğum koltuğun yanına kendini sığıştıracak sanıyorum. Pencere, kapı açarken temkinli bir biçimde açıp kapıyor, yüzünü yüzüme sürüp burnunun tam üstünden öpmeyi özlüyorum, ama o yok artık.

by

Yine Eylül geldi

Resmi olarak Sonbahar geldi. Ben de her zamanki gibi rahatladım tabii. Malumunuz sıcak havaları hiç sevmiyorum. Renk renk şallara bürüneyim, kırmızı sarı sonbahar yapraklarını yerlerde göreyim,  terlemeden yürüyeyim, sıcak bir şey eşliğinde okuyayım yazayım, o günleri özlemiştim tabii. Bir de Korece ders eşliğinde yürüyüşlerime başladım, fena olmadı. Bu yaz kışlık evdeki boya badana dolayısıyla Saklıköy’e

by

Hediye, Behiye

Herkesin önemsediği günler var. Bazılarımız bayramları, bazılarımız doğum günlerini, evlilik yıldönümlerini önemseriz. Artık iyice ticari hale gelen sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü gibi günlerimiz de var. Dün kuaförde saçlarımı yıkayan berber “Yeni bir şey çıkmış, bebek doğuracaklar yapıyormuş, neydi o yahu ??”  diye arkadaşına seslendi. Arkadaşı da koşarak gelip “Baby Shower” diye açıkladı. Bizimki

by

Biz kadınların hayatının büyük bir kısmı erkeklerin düşünmek zorunda kalmadığı problemler üzerinde düşünmekle geçiyor ve çoğu kez de erkek egemen söylem yüzünden. Her ne kadar son zamanlarda kadınlardan “Kadınlar kadınlar için güzelleşir, erkekler için değil.” gibi bir savunma duyuyorsam da pek mantıklı gelmiyor.  Çoğu kez  o kadından daha güzel olayım da tüm erkekleri-  farklı tercihler

by

En özendiğim insanlar hayatı olduğu gibi kabul edebilenler. Mütevekkil olanlar, yani “Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler.” kabullenişiyle, her geleni sakince, yeni deyimle cool bir biçimde karşılayabilenler. Ben hiç öyle olamadım. Belki evhamlı bir anne babanın ürünü olup, hayatımın çocukluk ve gençlik çağlarını yürek hoplamasıyla geçirmem yüzünden, belki de zaten yapım öyle. Bu evham işini

by

Modern Yaşamdan Doğaya, Rüyalardan Sınavlara

Saklıköy’e geldiğimden beri yine farklı bir boyutta yaşamaya başladım. Her ne kadar hepimizin içinde doğada yaşama düğmesi varsa da, insan uygarlık  dediğimiz şeyden kolay kolay vazgeçemiyor. Yine de buranın şartları insanı  bazen resmen çocukluğuna döndürüyor diyebilirim. Bugün en az beş kez elektrik gidip geldi. Aynı çocukluğumdaki gibi. Elektrik kesintileri, karartmalar, lüks lambaları içimde yer etmiş

by

En beklemediğimiz Beklenen Depremler ve Deniz Kabuğundan Evler

Ben son depremi duymadım, Şu Merkez üssü Karaburun ile Midilli arasında olan hani. İzmir’deki akrabalara, dostlara bir geçmiş olsun dedik, ertesi günü de unuttuk her zamanki gibi. Halbuki 1999 depremi sonrasında resmen sismograf gibi olmuştum. Yaprak kımıldasa 4. 2,  3.5 anında kaç şiddetinde olduğunu söyleyebiliyordum. 1999 Depremi olduğunda daha yeni yatmıştım, uyumamıştım da. Uzunca bir

by

Huzursuz Kadının Kuaför Sendromu

Sanırım bende berber korkusu var. Belki fobi düzeyinde değil ama, kuaförlerde bulunmaktan ve saç kestirmekten hiç bir zaman hoşlanmadım. Şimdiki dahil iki kuaförüm  hariç  hiç kimsenin kestiği saçtan memnun olmadım.  Kırk yılın başında bir düğün nişan olur, saç fönletmem gerekir,  yüzde yetmişinde eve döner saçımı yıkar, kendim şekil veririm, ya da memnuniyetsiz bir biçimde etkinliğe

by

Minimalist olmayı arzulayan çöp toplayıcısının okuyup, izledikleri

Yine uzun zamandır yazamadım. Biraz diğer bloga daldırdığımdan, biraz da iki ev arasında derleme toplama adına debelendiğimden olsa gerek. Bugün artık kısa da olsa bir şeyler yazayım dedim kendi kendime. Madem para veriyoruz boşa gitmesin düşüncesiyle. Aklıma da Burak’ın ilk yuvaya gidişi geldi. Çok da ucuz olmayan bir yuvaya yazdırmıştım. Ama evden dışarı ilk çıkışı