Günlük

by

2022 Serüveni

Dün daha 2022 yılıydı, bugün geçen yıl oldu. Bu size de garip gelmiyor mu? Kocaeli sınırından birden İstanbul’a geçivermek gibi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “2022’de kayda değer bir şeyler yapabildim mi? diye düşündüm. “kayda değer” de sübjektif bir kavram. Kime göre neye göre ? Bana göre tabii. 😂 Yaptığım için memnun olduğum

by

İş Günlükleri

Aslında İş Günlükleri diye bir şey yok. Ama pek çok günlüğüm, günce mi desem yoksa, var. Orta 1’den itibaren hayatımın hemen her döneminde bir biçimde yazdığım için bir şey anımsamak istediğimde hemen açıp bakarım. Geçen gün bilgisayarımda bir şey ararken bir aralar yine bir bloğa yazdığım günlükleri buldum. 2000 – 2007 arası, sürekli olmasa da

by

Herkes Ne Zaman Ölür/ Elbet Gülünün Solduğu Akşam *

  Havalar soğumaya başladı. Nasıl mutluyum anlatması zor. Hemen sonbahar ve kışlık giysilerimi çıkardım. Bereler, atkılar, şallar en sevdiklerim. Renk de severim, morlar, eflatunlar sarılar. Bu yıl en sevdiğim renklerden hardal sarısı moda sanırım, sarının farklı tonları daha doğrusu. Kendime Kore’den sarı bir yağmurluk almıştım, bir baktım burada da her yer sararmış bu yıl. Yani

by

Merak Ettiklerim "Ve rüzgarlı havalarda yağmur iğri yağar" *

  Her şeyi bir arada yapmak huyum nedense yazmak söz konusu olduğunda işlemiyor. Aynı anda bir kaç kitap okuyup, farklı el işleri yapabiliyorum. Bir kanepede örgüm, bir masada kabaklarım, diğerinde taşlarım olabiliyor. Her odada ayrı ayrı okuduğum kitaplar da var. Ne var ki, gün içinde bir yazı yazmışsam bir başka yazı yazasım gelmiyor. Bu aralar

by

İSKOÇYA GÜNLÜĞÜ / Haziran 2015 / Dördüncü Gün

Bugün havanın iyiden iyiye yağmurlu ve soğuk olacağı kesinleşti. O yüzden bugün müzeye gideceğiz. İskoç Ulusal  Müzesi ‘ne giderken yağmur iyice indirdi. Geldik geleli yağan en ağır yağmur herhalde. Müzeye doğru giden şortlu bir Koreli çocuk görüyorum. Dün de terlik giymiş dolaşan bir Koreli çift vardı, yağmurun altında. Herkesin üzerinde kaban ya da kalın yağmurluk rüzgarlıklar, çoğu

by

Akşam erken yattığımız için sabahın köründe kalktık. Kahvaltı saat 7.30’da başlıyordu. Pansiyonun dokuz odası varmış, hepsi de doluymuş. Biz aşağı indiğimizde iki aile kahvaltı ediyordu. Brian koca bir meyve tabağı getirip önümüze koydu. Arkadaki servis masasında cornflakes, reçeller, yoğurt ve bazı meyveler vardı. Kadıncağız daha sonra peynir, ekmek, salatalık, çay  filan da getirdi. Meyveler genellikle

by

BİRİNCİ GÜN  19.06.2015 Sabah saat beş buçukta evden çıkarken her nasılsa yarım kalan iş yoktu. Bu bizim gezi tarihimizde çok rastlanan bir şey değildir. İskoçya’ya bu ikinci gidişimiz olacaktı. İlk gidişimiz 1999 yılıydı, o büyük depremin hemen sonrası. Geceleri uyuyamadığımız uzun günlerden sonra doğanın içinde bir evde kalıp, rahat uyuyabildiğimiz günler. Ama o zaman Edinburgh’a

by

  Biyografiler, günlükler  ve mektuplara  bayılırım. Hayatın taa içinden pek çok gerçeği getirip önümüze sererler. Başkalarının dünyasının içine onların izin verdiği ölçüde girer, hiç saklanmadan ipuçları ararsınız. Bir çeşit ruh gözlemcisi gibi. İlk günlüğümü yazmaya  sanırım ortaokul ikinci sınıfta, Anne Frank’ın Hatıra Defteri’ni okuduğumda başlamıştım. O ara pek çok kişinin yaptığı gibi, defterimin adını da