Nilgün Doğramacı

by

Bir kaç kitap, bir kaç hayat

Elimdeki yaşam öykülerini okudukça yazacağımı söylemiştim. İlk bitirdiğim Boğaziçi Üniversitesinden hocamız Profesör Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın Lüla ve Ben isimli Çifte anı öyküsü. Okuldayken Çiğdem Hanım’dan Sosyal Psikoloji Dersi almıştım. Biz Alan Duben ile Cem Behar’ın Aile araştırmasında çalışırken, onlar da yanıbaşımızda AÇEV Anne Çocuk Eğitim Vakfı projelerine başlamışlardı. Lüla ve Ben Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın annesi ve kendisinin

by

Bekle beni Güney Kore, 2018 gibi gelebilirim :)

Gezmek yeni yerler görmek, yeni kültürler tanımak için ideal. Değişmek, dönüşmek, farklı yaşamlar gözlemek için de. Ama bazı ülkeler ki bunlar genellikle birden fazla gittiğim yerler, bundan farklı sanırım benim için. Şimdi işin parapsikolojik yönüne girmek istemiyorum ama, her gidişin ve her kalışın görünenden öte anlamları var. Bugün karışık olarak son Kore Gezisinden aklımda kalanları yazacağım, bir

by

Seoul'ü aheste beste gezmek

Hastaneden çıktıktan sonra gezimize kaldığımız yerden devam ettik. Ama önceden planladığımız Jeju Island ve Busan gezilerini es geçerek. Tabii ameliyatlı hastamızın yorulmaması için ağır çekim gezi planları yaparak. Daha önce Seoul’ün çoğu tarihi yerini ve müzelerini gezdiğimiz için, bu kez gitmediğimiz bir kaç yeri görmek ve sanki orada yaşıyormuşcasına sakince gezmek istedik. İlk ziyaret için

by

Que Sera Sera

Saklıköy’deki tatilime bir zorunluluk yüzünden erken son verdim. Bu işle ilgilenenlerin dediğine göre Çin Takvimine göre Ateş Maymun Yılı olan bu yıl, planlananların farklı şeylere evrildiği , ani değişimlere gebe bir yıl. Uyum sağlayamayanlar ise her zamanki gibi güçlük çekecek. Hepimizin de yakından izlediği ülkemizin durumu da pek çok beklenmedik olayla sarsıldı. Klasik bir söz olacak

by

Merak Ettiklerim "Ve rüzgarlı havalarda yağmur iğri yağar" *

  Her şeyi bir arada yapmak huyum nedense yazmak söz konusu olduğunda işlemiyor. Aynı anda bir kaç kitap okuyup, farklı el işleri yapabiliyorum. Bir kanepede örgüm, bir masada kabaklarım, diğerinde taşlarım olabiliyor. Her odada ayrı ayrı okuduğum kitaplar da var. Ne var ki, gün içinde bir yazı yazmışsam bir başka yazı yazasım gelmiyor. Bu aralar

by

Kore, Beşinci Gün

Seoul’deki son günümüzü Kore Savaş Anıtı ve Müzesini gezmeye ayırdık. Kore Savaşı, Kore Gazileri ülkemizde çok bilinen olaylar. 1950- 1953 yılları arasında Kuzey ve Güney Kore arasında yapılan savaşa bilindiği gibi Birleşmiş Milletlerin Güney Kore’ye asker göndermesiyle daha sonra da işe , Çin Halk Cumhuriyeti karışmasıyla, olay iyice uluslararası boyut kazanmıştır.  Bizde de ilk birlikleri güle

by

Kore, Dördüncü Gün

Bugün hedefimiz biraz daha tarihi mekan görmek. O yüzden saraylara ve Jongmyo tapınağına gitmek istiyoruz. İlk durağımız birbirine yakın iki saray.  Changdeokgung ve Changgyeonggung sarayları. Bunlar yalnızca bir duvarla ayrılıyorlar. İsimleri de birbirine benziyor. Birisi daha eski tarihli 1412’de yapılmış. ( Changdeokgung) diğeri ise 1483 yılında tamamlanmış. Saraylar çok sade, bir bizim saraylarımızı , bir de

by

Kore , Üçüncü Gün

  Valizlerimiz de geldikten sonra daha düzgün giyinebildik. Sıcak değil, soğuk da değil. Hava 16-20 derece civarlarında. Tam benim havam yani. Ben güneşten nefret ederim, güneşli sıcak havadan da. Nemden ne kadar nefret ettiğimi söylememe bile gerek yok sanırım. Deniz severim, ama güneşte durmadan girip çıkmalıyım. Zaten güneş alerjim de vardır. Tüm çocukluğum gözlerim ve

by

Kore, İkinci  Gün

Sabah erkenden kalktık. Otelin kahvaltısına bakalım dedik. Balık, pilav, çorba karman çorman bir büfe olduğunu görünce, “Sabah sabah bunlar nasıl yiyor bunları.” diyerek kendimizi dışarı attık. Otelimizin yakınında bizim Perşembe Pazarına  benzeyen bir yer var. Küçük bir takım dükkanlarda hırdavat gibi şeyler satıyorlar.O sokaktan geçip Uljiro metro durağına gittik. Kendimize metro kartı almak için makineye

by

KORE VE JAPONYA GEZİSİ / 2014 Ekim / İlk Bölüm

    KORE’YE GİRİŞ 101 / Birinci Gün Geçtiğimiz yıl Kore ve Japonya’ya gittik.  10 gün kadar kalmamıza rağmen şimdiye kadar o gezi ile ilgili bir şey yazamadım. Sanırım nedeni tam olmamış olmasıydı. Yani benim için o kadar yetersiz oldu ve eksik hissettim ki, bu geziyi ancak bir başlangıç olarak alıyor, devamının en kısa zamanda