2022

by

Kısa bir Eskişehir turu

Eskişehir uzun süredir gidip görmek istediğimiz bir şehirdi. Ama pandemi girdi araya, sonra da kedilerdi, Boncuk’tu bir türlü gidemedik. Kısmet bu Eylül’eymiş.Ama yazmaya gelince yine geç kaldım, bir dolu iş güç girdi araya. Fotoğraflar öylece duruyor telefonumda, ama daha öncelikli bir kaç iş vardı. Bir de Anadolu Üniversitesi, İkinci Üniversite programına , Görsel İletişim Tasarımı

by

Aşırı Düşünmek

Türkçe’de bazen “ Fazla düşünmek” ya da “Çok düşünmek “ olarak da geçen İngilizcesi “Overthinking” olan bu kavram, bazen de “Düşünce gevişi” olarak adlandırılıyor. Ruminasyon olarak da geçiyor psikolojide. Rumen geviş getiren hayvanlarda sindirilen besinlerin bakteriyel fermantasyona maruz kaldığı midenin ilk bölümüymüş. Bu kelimeden gelen ruminasyon (Rumination) 16. yüzyıldan itibaren Batı dillerinde hem “tekrarlayıcı bir şekilde düşüncelerin

by

Döngü

Bahçede yeni kediler doğdu. Önce Mart’ta, sonra Mayıs’ta ve en sonuncusu da 4 Temmuz’da. Bir kısmı travmatik, bir kısmı değil. İlk parti erkek kedilerin bir dişiye saldırmasıyla başladı. Kendisi de daha bir yaşında olmayan dişi Kimyon’u alıp Hüsam’ın alet kulübesine koyduk, hava soğuktu. Yavrulardan en açık tekir olan ertesi gün öldü, iki yavru hayatta kaldı,

by

Komşu Komşu Hu 😂

Komşu denilince anımsadığım ilk şey bu başlığın içinde geçtiği tekerleme. Çocukken çok söylediğimizden herhalde. Anımsadınız mı ? Şöyledir : “Komşu komşu huu, Oğlun geldi mi ? Geldi geldi, ne getirdi ? İnci boncuk ( Biz buna nedense incik boncuk derdik ) Kime Kime ? Sana bana, Daha kime ? Kara kediye ( benim kara kedim

by

Bahar Yüzünü Gösterdi

Bu kış bana nedense çok uzun sürdü gibi geldi. Sanırım epeyce kar kış yaptığından. Ama dün doğalgazdan güneş paneline geçince, artık baharın geldiğine kani oldum. Kış boyunca daha çok okudum, yazdım, çizdim, yün ördüm durdum. TV karşısında yün örmek insanı çok rahatlatıyor. Tabii kediler üşümesin diye uğraştık, günde iki kez doyurduk. Sitede çok kimse kalmadığından

by

İş Günlükleri

Aslında İş Günlükleri diye bir şey yok. Ama pek çok günlüğüm, günce mi desem yoksa, var. Orta 1’den itibaren hayatımın hemen her döneminde bir biçimde yazdığım için bir şey anımsamak istediğimde hemen açıp bakarım. Geçen gün bilgisayarımda bir şey ararken bir aralar yine bir bloğa yazdığım günlükleri buldum. 2000 – 2007 arası, sürekli olmasa da

by

Çocukluğumun Tatları

Bugün felafel yaptım. Yaparken de aklıma çocukluğumun yemekleri geldi. Bu felafeller , kimbablar, sushiler hep global dünyaya entegre olmanın sonuçları. Gezip, görüp, yemesek bile internet denen mucizevi ağ sayesinde Pinterest’ten, şuradan buradan hemen her çeşit ülkenin yemeğini okuyup, videosunu izleyip filan yapabiliyorsunuz. Haa, ayrıca TV var. Şimdi hangi kanalı açsam biri bir yemek yapıyor. IG’da

by

Dişiyken erkek olan balık, Kobudai

Biz Digitürk’ün sadece belgesel kanallarını izliyoruz. Şimdi elitist elitist konuşma diyeceksiniz, hatta Cem Yılmaz da dalga geçmişti bir talk şovunda bununla, ama gerçekten de öyle. Dizi ve filmleri Netflix’ten izliyoruz, haber programlardan filan da kaçınıyoruz, geriye o kanallar kalıyor. Bu Pazar oturmuş BBC Earth izliyoruz. Bu balığı gösterdi bir çok başka hayvan ile beraber. Bi

by

Yeni Yıl ve Kartpostallar

Yeni Yıl ile ilgili hemen her yıl bir şeyler yazmışım 2015 yılından beri. Yani blogumu açtığım yıldan beri. 2015 yılının sonunda Yılbaşı Ağacı, Nahıl süslenir, kurban derisi toplanır adlı yazı, 2017’de Yeni Yıl Hedefleri adlı yazı, 2018 yılında 2018’in İlk Yazısı adlı yazı , geçtiğimiz yılın sonunda da 2012’de Neler Yaptım, Neler Öğrendim adlı yazı.